HAT SANATINDA ARMUDÃŽ İSTİFLER

ÖZET

 

Hat sanatı, bir ibarenin çok farklı kompozisyonlarla yazılmasına imkân sunan bir sanattır. Tarih boyunca besmele, muhtelif ayet ve hadislerle kelâm–ı kibar kabîlinden pek çok ibare, sayısız şekillerde yazılarak bu sanatın sağladığı tasarım alternatifleri değerlendirilmiştir.


Esasen ilk bakışta katı kaidelere bağlı bir sanat olarak telakki edilmesine mukabil, hat sanatı, bir o kadar esnek olup sanatkârı sınırlandırmayan bir mahiyet arz etmektedir. Dolayısıyla hattatlar, estetiğin evrensel ilkelerine ilave olarak bu sanata has olan kaidelere de riayet etmek durumunda olmalarına rağmen alternatif şekiller ve kompozisyonlar üzerinde heyecanla çalışarak yepyeni terkipler ortaya çıkarabilmişlerdir. Bu şekiller arasında sıklıkla tercih edilenlerden biri de armut formudur. Muhtelif yüzyıllarda yaşamış farklı hattatlar, armudî formu esas alarak bazen aynı ibareyi bazen de farklı ibareleri istiflemişlerdir.

“Ikra’ bismi Rabbik…”, “Qul huvallâhu ahad…”, “Vemâ rameyte…”, “İnnâ fetahnâ…”, gibi âyetlerin, “Rabbi yessir…” gibi duaların, “Âh mürüvvet”, “Amân meded”, “Amânyâ Huseyn meded” gibi istimdat ibarelerinin yazıldığı levhalara ilaveten, armut formuna eklenen yaprak kısımlarına uzunca metinlerin oldukça dengeli bir şekilde istiflendiği levhalara da rastlanmıştır. Bu tasarımlarda ağırlıklı yazı çeşidi olarak “celî sülüs” tercih edilmiştir. Bununla birlikte bazen “celi divanî” örnekler de karşımıza çıkmaktadır. Bu tebliğde, genel anlamda meyve formundaki kompozisyonlara temas edilecek ve ağırlıklı olarak ise armudî kompozisyonlar ele alınacaktır. Türk-İslâm kültüründe ve sanatında “armut” ve “armudî şekil” konusu üzerinde durulacak, ayrıca armut formunun tasarım ilkeleri bakımından tahlili yapılacaktır. Bu tarz istifler yapan hattatlardan da bahsedilerek, varsa şekil ve metin içeriği arasında bağlantı kurulmaya çalışılacaktır.
 

1. GİRİŞ

Meyvelerin her biri çeşitli şekil ve renkte olup farklı lezzet ve vitaminler ihtiva etmektedir. Beden sağlığı için çok gerekli ve önemli Kabul edilen meyveler, farklı iklimlerde ve coğrafi şartlarda yetişme imkânı bulur. Her mevsimin ve her bölgenin kendine mahsus meyveleri vardır. Bununla birlikte, bazı meyveler sadece çok sınırlı bir bölgede ve nispeten az miktarda üretilebilirken bazı meyveler adeta global özelliktedir ve dünyanın her bölgesinde bulunabilir. 

İnsan hayatının vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri olan meyvelere çeşitli kültürlerde muhtelif anlamlar yüklenmiştir. Bunun kaynakları dinî bir inanca veya kültürel bir temele dayanabilir. Dinî veya mitolojik bakımdan zengin anlamlar kazanan meyvelerin sembolik değeri de fazla olmuş ve bu semboller mimari, el sanatları gibi alanlarda bolca kullanılmıştır. Pek çok dilde ve Türkçe’de meyvelerle ilgili atasözü ve deyimler de ortaya çıkmıştır. Konumuzla ilgili olarak Türkçe’de yaygın olarak kullanılan armutla ilgili atasözleri ve deyimler şunlardır: “Armut piş; ağzıma düş!”, “Armudun iyisini ayılar yer.”, “Armudun sapı var, üzümün çöpü var demek”, “Elmayla armudu toplamak”, “Armut dibine düşer.”, “Armudu soy da ye; elmayı say da ye!”, “Armut gibi olmak”, “Armudun önü, kirazın sonu”, “Benim elim armut toplamıyor.” vb. Ayrıca Anadolu kültüründe çocukların nazardan korunması için kullanılan armudiye nazarlıklar ve armudiye tılsımlar vardır. İçinde armudun geçtiği türküler de folklorik birer unsurdur. 

Rüyada armut görmenin neye yorulabileceğiyle ilgili olarak da muhtelif rivayetler vardır. Cafer- i Sadık (r.a.)’a göre rüyada armut görmek beş şekilde tabir edilir: Helal mal (rızık), zenginlik, iyi bir eş, murat ve menfaat. Kadının armut görmesi, bir çocuğu olacağına delalet eder. Rüyada armut yiyen kimse mal ve nimete erişir. Armudu ağaçta görmek başarının habercisidir. Resim sanatındaki meyveli natürmortlarda, karakalem desen çalışmalarında armut, en çok rastlanan figürlerdendir. İslâm sanatında da gerek mimari gerekse diğer plastik sanatlarda armudî formları sıkça görmek mümkündür. Kubbe ve külah alemlerindeki bilezik ile boyun arasındaki kısım “armut” olarak isimlendirilir. Yine tezyinatta natüralist üslupta veya stilize edilmiş vaziyette armudî formlara çokça rastlamak mümkündür. 

Tasavvufi tarikatların sikke formları tafsilatta bazı farklar arz etse de esas şekil itibarıyla armudî formu andıran şekillerdedir. (Şekil 1)

Hat sanatında her tarikat önderinin ismi bu hususi şekillerde tasarlanarak yazılmıştır. Bunlarda esas form altta geniş, eliptik bir kaide (sarık kısmı), üstte de daha küçük ölçekli bir külah şeklindedir. Bunu geometrik olarak stilize edecek olursak, altta yanyana iki daire, üstte ortada bir daire şeklinde çizebiliriz. (Şekil 2)

Bu şekil ise bize hemen çintemani formunu hatırlatacaktır ki bu, Türk- İslâm kültüründeki önemli güç sembollerinden biridir. (Şekil 3)

 Aynı stilize formu karelerle çizecek olursak, yani altta yanyana iki kare, üstte ortada tek kare olduğunda karşımıza iki taraflı basit bir basamak şekli çıkacaktır. (Şekil 4)

Bunu da tasavvuf kültüründeki “merâtıp” (mertebeler, basamaklar, “insan-ı kâmil”e ve Hakk’a giden yol, tarikat) olarak yorumlayabiliriz. Yani bir anlamda, piramidal şekilli olan armudun en alttaki kısmı geniş kitleleri, avam tabakasını ve “nefs-i emmâre”yi, “nefs-i levvâme”yi daha sonra “nefs-i mülhime”yi temsil ederken; yukarıya doğru çıkıldıkça “havas”tan da “ehassu’l- havas” mertebesine ulaşıncaya kadar katedilmesi gereken “nefs-i mutmainne”, “nefs-i radiyye”, “nefs-i mardiyye” ve nihayet zirve kısmının da “nefs-i safiyye”yi temsil ettiği söylenebilir. (Şekil 5) 

Armut şekli, estetik bakımdan da son derece dengeli ve gözü rahatlatan bir şekildir. Alt tarafının geniş, üst tarafının ise yumuşak hatlarla daralan bir şekilde olması, sağlamlık, ahenk ve nispetlilik hisleri uyandırmaktadır. İşte bu özellikleri ve aynı zamanda istif yapmaya elverişli olması sebebiyle armudî form hat sanatında da değerlendirilmiş ve muhtelif hattatlar tarafından çok sayıda armudî hat levhası ortaya çıkarılmıştır.

Bu Makalenin devamın ve diğer makaleleri okumak için buraya tıklayın.