Mehmed Şekerzâde Mushaf-ı Şerifi |
Osmanli Vükelâ Meclisi, Islâm âleminin de ihtiyacini karsilamak üzere, en yeni baski tekniklerini kullanarak bir mushaf-i serîf basma konusunda bir karar alir. Bunun esas sebebi, o güne kadar yurt içi ve disinda yapilmis olan mushaf basimlarinin gerekli özenden yoksun bulunmasi yaninda metinlerin sanat hususiyetinden mahrum ve yanlis okunmaya müsait olusuydu. Kur’an-i Kerîm'in metnini korumak yaninda ona yarasir bir titizlikle üstad hattatlar tarafindan yazilmis, sanat degerine sahip, yanlis okumalara sebep olmayacak bir mushaf basimi için Ahmed Cevdet Pasanin gözetiminde çalisma baslatilmis ve görev Matbaa-i Âmire olarak anilan devlet basimevine verilmisti. Akabinde ayri bir birim kurulmus ve yeni baski makineleri alinmistir. Basilacak nüsha olarak Sekerzâde Mehmed Efendinin yazdigi mushaf seçilmistir.
Mehmed Efendi Manisa'da dogmus, babasi Abdurrahman Efendinin meslegi dolayisiyla Sekerzâde lakabiyla anilip taninmistir. Istanbul’a gelerek Ibrahim Kirimi'den ders almis, mushaf yazmada üstad sayilan Yedikuleli Abdullah Efendiden çok istifade ederek ondan icâzet almistir. Bir çok mushaf, kit’a ve murakka yazmis olan sanatkâr, evinde talebelerine ders verdigi gibi, Topkapi Sarayi Has Bahçe mensuplarina da hat hocaligi yapmistir. Yazi taklidinde de çok basarili olan Sekerzâde. hat sanatina güzel bir sîve ve nezâket kazandirmis büyük bir üstattir. 1166/1753’te vefat etmis ve Karacahmet kabristaninda,
Seyh Hamdullah'in hattatlar sofasi olarak anilan kabri civarina defnedilmistir.
Sultan III. Ahmed. Seyh Hamdullah'in yazdigi ve en begendigi nüsha oldugundan Ravza-i Nebevî’ye vakfettigi Kelâm-i Kadîmi taklid ederek bir mushaf yazmasi için Sekerzâde Mehmed Efendiyi görevlendirmistir. Bunun üzerine Medine-i Münevvere ye giden hattat. Ravza’da korunan Seyh Mushafi'ni taklîden yeni bir nüsha yazmistir. Ancak eserini tamamlayip Istanbul’a gönderdigi sirada tahta Sultan I. Mahmud oturdugundan bu sâheser ona sunulmustur.
Bu şaheser mushaf, Litografya sanatinda basarili bir isim olan Hafiz Ali Efendi nin gayretiyle 1291/1875 yilinda Matbaa-i Amire de bastirilmis ve Osmanli Devleti’nce tabettirilen “ilk ve en güvenilir matbu mushaf” kabul edilmistir.
Hat ve tezhip sanatinin saheser bir örnegi olan ve asli halen Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan mushaf, bütün sanat özellikleri azami derecede korunmak suretiyle, sinirli sayida tipkibasim seklinde basilip meraklilarin istifadesine sunulmaktadir.