Mahmut Bedreddin Yazır’ın pek kıymetli eseri Kalem Güzeli’nden bir bölüm..
GÜZEL SANATLAR
Güzel sanatlar insanda meftunluk ve hayranlık uyandıran san’atlardır ki gerçekleştirdikleri eserler ancak, hayat ve tabiatın ince bir duygu ve üstün bir sezgiye dayanan ayrı bir görüşle görülebilmesiyle meydana çıkarlar.
Felsefe ve estetik tarihinde çeşitli tertiplere uğramış olan güzel sanatlar, Hegel’e göre sırasıyla “Mimarlık, heykeltraşlık, resim, müzik ve şiir olmak üzere beştir.” Bu tertipte, sanatın mimarlıktan şiire doğru yükseldiği, maddenin hafiflediği, ruhun derinleştiği, maddenin rûha doğru bir yükselişi görülür.” Bu yükseliş, insan ruhundaki tekâmül seviyelerinin birer ifadesi bulunması îtibariyle dikkati çeken bir mahiyeti hâizdir. İradesiyle maddeden tecerrüt etmesini bilmeyen ve tecerrüt edemeyen bir ruh, maddenin emri altında kalacağından irâdi tekâmüle eremez. Bilgi ve duygusunu fiilî ve amelî ve güzel bir sûrette tatbik etmek demek olan sanat lehinde, maddeyi emri altına alamayacağından güzel sanat seviyelerine de yükselemez. Halbuki güzel sanatların ve hatta umumî olarak sanatların asıl hedefleri, ruhlara maddeden irade ile sıyrılmayı ve ona dönüp daha ileri ibdâlar ve gayeler lehinde emri altına almayı öğrenerek irâdî tekâmülün yollarını açmak olduğundan, beşer ruhu ideal güzelliklere ve metafizik estetiğe ne kadar vâkıf olursa, ibdâ kuvveti o kadar hareketli, velûd ve maddÎ eşyayı emrinde kullanmak melekesi; daha ileri gayelere çevrilmek imkânını kazanacağından, gerçekleri yeni yeni ibdâlarıyla değiştire değiştire, fert ve cemiyet hayatının yükselmesine ve olgunlaşmasına daha iyi hizmet etmiş olur.